Kızıl Bayrak'tan...
Sermaye devletinin Kürt halkına yönelik saldırıları geçtiğimiz hafta boyunca devam etti. Kandil ve civarı aralıksız bombalanırken içeride de askeri operasyonlar sürüyordu. Beraberinde ise sokaklar polis orduları tarafından tutulmaya devam etti. Bu haksız ve gerici saldırganlığa karşı mücadele edenler karşılarında devletin zirvelerinde kararlaştırıldığı gibi gaz bombası ve cop gördüler.
Şu sıralarda, Ramazan ayı boyunca tırmandırılan bu saldırganlığın önümüzdeki “Bayram” günlerinde ya da hemen ardından bir kara harekatına çevrilmesi, ya da “PKK’nin kökünü kazımak” üzere kimyasal silahlara başvurulması gibi kan donduran ihtimaller üzerinde duruluyor.
Her yeni gelişme ise Kürt halkına yönelik bu saldırganlık politikasının gerisinde ABD emperyalizmi ve onun Ortadoğu’ya yönelik bölgesel hesapları olduğu gerçeğini doğruluyor. Öyle ki Kürt halkına yönelik kin kusan düzen güçleri sözlerini genel olarak Suriye ile tamamlıyorlar. Bu kapsamda yaşanan gelişmeler Kürt hareketine karşı saldırganlığın gerisindeki ABD desteğinin, Suriye başta olmak üzere Ortadoğu’da taşeronluk görevinin karşılığı olduğunu gösteriyor.
Bu nedenle sermaye iktidarının Kürt halkına yönelik saldırganlığına karşı koymak için ABD emperyalizmi ile kurulan bu gerici işbirliğini hedeflemek zorunludur. Kapak yazımız bu temel gerçeği vurgulamakta.
Diğer taraftan içeride dışarıda savaş ve saldırganlık politikası işçi sınıfını da doğrudan vuruyor. Zira düzenin efendileri bu politikayı aynı zamanda toplumun sömürüye boyun eğdirilmesi için kullanıyor, dahası genel olarak sokakları emekçilere kapatmak için fırsata dönüştürüyor. Geçtiğimiz hafta işçi eylemlerine yönelik saldırganlıkta da belirgin bir tırmanış dikkat çekti. Balcalı sağlık işçilerinin polis dayağından geçirilip gözaltına alınması ve tutuklanmak istenmesi bunun en ileri örneğiydi.
İçeride-dışarıda savaş ve saldırganlığın her bakımdan yoğunlaştığı bir tabloda 1 Eylül Dünya Barış Günü ise apayrı bir anlam ve önem taşıyor. Bu tablo döne döne savaşların kaynağının emperyalizm ve kapitalizm olduğunu kanıtlıyor. Emperyalistler ve işbirlikçileri sömürü ve yağma için işçi sınıfı ve emekçi halklara kan kusturuyorlar. Daha fazla sömürü, pazar ve hammadde kaynakları üzerinde birbirlerine üstünlük sağlamak için daha fazla silahlanıyor, gerici-faşist saldırganlığı tırmandırıyorlar. İşte bunun için sömürüsüz ve savaşsız bir dünya için emperyalizme ve işbirlikçilerine karşı savaşmak, içeride-dışarıda işçi sınıfı ve emekçi halkların birleşik mücadelesini yükseltmek gerekiyor.
Bu anlayışla güncel gelişmelerle büyük bir anlam kazanmış olan 1 Eylül Dünya Barış Günü’nde alanlara çıkmaya çağırıyoruz.
***
Uzun bayram tatili nedeniyle baskı ve dağıtımda yaşanabilecek aksaklıkları dikkate alarak gazetemizin yayınına bir sayı ara vermiş bulunuyoruz. Bu süre içerisinde yayınımız kizilbayrak.net üzerinden kesintisiz devam edecektir.
|